Tony Manero (2008) | Pablo Larrain

Tony Manero, Santiago, Şili’de 1976 yılında doğmuş olan Pablo Larrain’in ikinci uzun metraj filmidir. Senaryo konusunda da birlikte çalıştıkları Alfredo Castro başta olmak üzere, Amparo Noguera ve Hector Morales başrollerdedir.

“Kendi yuvasına sıçan kuş, iyi bir kuş değildir.”

Saturday Night Fever filminde John Travolta, Tony Manero karakterini canlandırmıştı. Filmin temeline aldığı konu; Raul Peralta karakteri (Alfredo Castro) saplantılı bir şekilde bu karakteri taklit eder. Hatta taklit etmekten ziyade o olmaya çalışır. Şili’de bir televizyon programında ki yarışmayı kazanmaya çalışma hikayesidir.

1978 yılında Santiago / Şili, Diktatör Pinochet yönetimdedir. Cinayetler, işkenceler, bombalar ve zulüm her yerdedir. Yoksulluk, sefalet ve insanlıktan çıkmış bir toplumun ortasında 52 yaşındaki Raul Peralta takıntılı bir hayalin peşindedir. Öylesine bir takıntı içindedir ki arkadaşları tutuklanırken, işkence görüp, öldürülürken Raul, Tony Manero olmak için her şeyi yapabilir.

Şili’nin bu karanlık döneminden tüm çıplaklığı ve acımasızlığı ile kesitler sunan film aynı zamanda hırs, ihanet, cinayet ve hayal kırıklığın kavramların da alt üst ediyor. Öylesine rahatsız edici bir üslup ile aktarılan hikaye ara ara sizi hayli sinirlendiriyor.

“Çünkü hayat bugün bize bir şans veriyor.”

1977 yapımı, yönetmen John Badham’ın “Saturday Night Fever – Cumartesi Gecesi Ateşi” filmi özellikle John Travolta’yı bir ikon haline getirmeyi başarmıştı. Bu film için en kaba tabirle eğlenceli bir müzikal diyebilirken, bu filmin karakeri Tony Manero’yu odağına yerleştiren Şili’li yönetmenin Tony Manero’su için bırakın eğlenceyi kabaca falan da değil, direk aşırı rahatsız edici bir film tanımlaması yapılabilir.

Pinochet gibi birinin yarattığı Şili’de yaşamayan bizler için, her sahne başlı başına etkileyici aslında, insanlığın bittiği bu dönem için, normal insanların aldığı hal belki de psikolojinin bir araştırma alanı olabilir. Yaşamadığımız bir dünyanın ortasında kalmış olduğumuz hissiyat film boyunca bizi ratsız eder. Bu ortamdan kurtulma hissiyatı, öncelikle baş karakterin durumundan ziyade yaşamla ilgili kaygılarımız artırır.

Alfredo Castro’nun oyunculuğu için bir karakteri oynamış diyemeyiz, sanki o karakterin kendisi olmuş. Bu derece başarılı bir canlandırma az rastlanır türden. Hayranlığının ve sadece kendini düşünmenin yarattığı hikaye ise bir miktar kendimizi içsel bir sorgu içine sokmamıza da neden olur.

Tony Manero 2008 Trailer

Tony Manero’da bir yan konu olarak politikadan bahsedebiliriz. Pinochet’e karşı olanlara uygulanan şiddet her ne kadar vurucu bir şekilde verilmiş olsa bile bunların hepsi ana karakterimizin ekseninde değerlendiriliyor. Baş karakterimiz bu konulara tamamen ilgisiz. Filmin vurgulamaya çalıştığı konu bu ilgisizlik de değil, bu karakterin kendi kişisel hedefi için etrafında ki her şeyi herkesi yok sayması. Pinochet hayranı yaşlı kadın ile girdiği sahnesel ilişkide ki safi kötülük, bizim hazırlıksız yakalanmamıza neden oluyor. Zira burada politik bir tepkiden ziyade, tek bir birey olarak birinin içindeki kötülüğü aniden görmemiz, bu noktada başka bir eleştiri alanı açılabilir tabi, politik bir tepki ile bir insana uygulanan şiddet olumlu mudur?

Karşımızda çok ilginç bir karakter var. Sinemanın böylesine kötü bir karakteri bize daha önce sunduğunu pek hatırlamam. Yukarda da bahsettiğim gibi Alfredo Castro’nun çarpıcı oyunculuğunun da burada etkisi çok yüksek. İnanılmaz derece de soğuk bir ifade ile oynadığı karakter, aynı zamanda dans gibi estetik bir olgu ile de zıtlaşıyor. Filmde ki aynı evde yaşadıkları diğer karakterle olan ilişkisi de hem anti patik hem de gerçek değil duygusu yaratıyor.

Sonuç olarak, sert bir film izliyoruz. Ara ara sinirlerinizi geren, ara ara midenizi bulandıran bir film. Bazı bazı gerçek duygusunda kopan da bir film. Sizi mutlu etmeyeceği garanti olan bu filmi ben niye izleyeyim ki diye sorabilirsiniz? Yaşamadığınız bir dünyayı görmek için olabilir, çok ilginç, sert ve iyi bir oyunculuk izlemek için olabilir, Şili’den bir film izlemek için olabilir, bencillik ve hırsın fazlasının bir insana ne yaptığını görmek için de olabilir.

Barış Eylül 2022

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göster
Gizle