Saat sabah, beş otuz, yani zifir, yani karanlık
Bursa’dan İstanbul’a gidiyor yol ve biz
Pejo marka bir minibüs içinde 17 baş,
Kimimiz küçük, kimimiz büyük
En arka koltuğun en sağından seyrediyorum karanlığı
Saatte 60 kilometre hızla giderken,
60 kilometre hızla uykuya teslim olmam ben
Karanlık öylesine bir ihtişamla geliyor yanımdan
Öylesine bir ihtişamla geliyor ki,
Bizden daha hızlıyken yan yana durabiliyor bizimle
Kafamın buğusunda Ay’ı görüyorum, hilal
Arkasında parlayan tek bir yıldız
Aklıma “İnci Küpeli Kız” tablosu geliyor,
Johannes Vermeer miydi?
Buradan uzansam değerim ben o yıldıza,
İnci bir küpe gibi dokunurum,
Bu bir tablo, kim boyamış,
Nasıl böylesine bir karanlığa, böylesine
Parlak bir nokta koyabilmiş.
Akıyoruz, yol ve biz
Devasal tablo bizimle birlikte akıyor.
İstanbul yolu
Ay yıldızı mı kovalıyor,
Göz yanılması olabilir, belki de değil
Bir anda kayboldu muhteşem ikili
Pejo, virajı aldığı gibi
Virajı aldığı gibi geldiler yanı başıma
Benimle oynuyorlar şimdi,
Sessizce ve gülümseyerek oynuyorlar.
Diğerleri neden uyuyor,
17 başız biz, kimimiz küçük…
Bu gece tek başıma yaşıyorum
Hayır
Ay
Yıldız
Ve ben oynuyoruz.
Karanlığın içinde siluet tepeler var.
Tepeler de koşturuyor peşimizden,
Geriden, bazen yakın bazen uzak geriden
Orada tek bir kulübe, hayal meyal
Ben mi uyduruyorum
Görüyor muyum?
Bir anda boşluk oluyor her yer
Her yer karanlığın içinde yok oluyor
Bir tek pejo gidiyor.
Zaman akıyor mu?
Yoksa duruyor muyuz öylece?
Sigara istiyorum,
Şu an hayattan tek bir isteğim var
Vaktim yok, o sigaraya uzanıp yakmaya kalksam
Sanki herkes uyanacak, bu bir büyü ise
O büyü bozulacak.
Şimdi bir köy geçti yanımızdan,
Öylesine telaşlıydı ki
Belli ki sabah ezanına yetişecek,
Ahşap minareli camisinde
Zaman var, biliyorum
Çünkü zamanın içinden geçiyoruz
Ufuktan beyaz bir gerdanlık parlıyor,
Zamanın gerdanlığı
Rüküş zaman, tüm zamanların en rüküşü
Bir deniz özlüyorum,
Şu kocaman sisli tarlanın üstüne koyuyorum
Denizi, sis denizi, balıksız
Rüyada mıyım?
Karanlık nasıl bu kadar güzelsin?
Tepelerin içinden geçiyoruz,
Altmış kilometre ile pejo marka
İlerde, karanlığın içinde ışıklar görüyorum.
Karanlığın şımarık çığlıkları gibi çarpıyor bana
Rüzgar yok, ama ben duyuyorum
Yoksa kimse böyle ıslık çalamaz
Hem de sis varken, deniz yokken
Nerdeyim ben?
Burası başka bir Dünya…
Tanrım sana inanmıyorum,
Hayır, affet
Onların anlattığı sene inanmıyorum,
Sen olan senden bir dileğim var,
Karanlıkta ölebilir miyim?
Kimse duymadan
Ufuk aydınlanmaya başladı,
Elimde yanan bir sigara var
Hangi karanlıkta üfledim dumanı
17 baş, kimimiz büyük…
Hoşçakal İnci küpeli kız…
Barış Tolga Çoruh / 23.02.1998