Her sabah denize çıktığında, koca koca balıklar derdi
akşam, koca koca balıklarla geleceğim.
Her sabah istisnasız, balığa çıkma huyu edindiğinden beri,
cin ifrit olurdum ona.
Öyle bir inançla söylerdi ki, her akşam sessizce beklerdim.
Bir akşam bile balıkla gelmedi, gelmedi ya
biz de demedik ki “nerede koca koca balıklar.”
Her sabah, koca koca balıklara olan inanç
ezerdi, akşam edeceğimiz sitemi.
“Balıkçı Rüstem” diyordu kasaba, diyordu da, sen kulak asma
Balıkçılık nerede? Rüstem nerede?
O anca her sabah koca koca balıklar der,
Akşam sessizliğini oltalamış eve dönerdi.
Rüstem’e sorsan hümanistti, balık hümanisti
Gerçi kimseye kötü söz bile söylemişliği yoktu
ama balık ne bilsin hümanist balıkçıyı
Rüstem’e sorsan, dünyayı insanlar kötüleştiriyordu
Oysa hangi kefal anlardı insan kötülüğünden
Rüstem’e sorsan amaç bitince ölüm kaçınılmazdı da
Balık işte, iskorpit tavası da olur, güveci de
Rüstem’e sorsan amaç kendini belirlerdi
Ne karmaşık bir adamdı, balık ne anlardı
O balıkları anlamadı, balıklarda onu.
Bir sabah, koca koca balıklara, ben de geleceğim dedim
Büktü boynunu
En balıksız koya, koca koca balık yakalamamacasına
İnce Memed’i aldım elime
36 yıl sürse de koca koca balık beklemeye
Balıkçı Rüstem ile sabahın ışığında çıktım yola
Büyük bir ciddiyet ile attı oltasını denize,
Sanki fötr şapka ile haklını selamlıyordu ve
yaptığı işi öyle ehemmiyetli sanıyordu ki,
koca koca balıkların bu koya hiç gelmediğini
bu köyün emzikteki bebeleri bile biliyordu.
Gözleri, yanımda değildi
Aslında benim pek umurumda da değildi
elimde kitabım ile
koca koca balıklara inanıyordum
nedenini bilmiyordum
mutluydum
Rüstem’e sorsam gülümserdi, belki de gülümsedi
Oltasını denizden çekerken, akşam saat altıya geliyordu
Kocaman bir balık oltanın ucunda çırpınıyordu
Şaşkın gözlerle onu izliyordum,
Rüstem’i ilk defa dolu gözlerle görüyordum
Balığı oltadan çekti
“şansız” dedi, denize geri verdi
Öylesine sessiz yan yana yürüdük ki
ne bir bulut geçti,
ne de bir ses esti
Akşam eve girdik, loş odanın içinde
“ince memed toroslardan gürledi”
Rüstem bir daha balığa gitmedi.
Barış Tolga Çoruh, 2000 – Erenköy