Böyle bir sevmek şiir kitabı, Attila İlhan’ın 8. kitabı olarak 1977 yılında yayınlanmıştır. 25. basımı olarak İş Bankası yayınlarından çıkan son basımı, şiirlerinin yanında “meraklısı için notlar” ve “meraklısı için ekler” bölümleri ile daha da ilgi çekici bir kitap haline dönüşmüş.
Atilla Hamdi İlhan; 15 Haziran 1925 İzmir, Menemen doğumludur. 10 Ekim 2005 yılında aramızdan ayrılmıştır. Attila İlhan sadece bir şair değil aynı zamanda romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmendi.
Daha lisede henüz 16 yaşındayken Nazım Hikmet şiirleriyle yakalandığı için tutuklanmış, iki ay hapis yatmıştır. Ey gidi ülkemiz ey, şiir okuduğu için 16 yaşında bir çocuğu hapis yatıran ülkemiz. Daha trajik olanı ise tüm insan haklarına aykırı bir uygulama ile Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilmiş ve eğitim hayatına ara vermiştir. 1944 yılında Danıştay kararı ile okuma hakkını tekrar kazanan İlhan, İstanbul Işık Lisesi’ne gitmiştir. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giden şair 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı yayımlamıştır. Hukuk Fakültesi’ni son sınıfta bırakarak gazeteci olmuş, 2005 yılında ki vefatına kadar hayatı davalar, göz altılar, baskılar içinde geçmiştir.
1948 Duvar, 1954 Sisler Bulvarı, 1955 Yağmur Kaçağı, 1960 Ben Sana Mecburum, 1962 Bela Çiçeği, 1968 Yasak Sevişmek, 1973 Tutuklunun Günlüğü, 1977 Böyle Bir Sevmek, 1982 Elde Var Hüzün, 1987 Korkunun Krallığı, 1993 Ayrılık Sevdaya Dahil, 2002 Kimi Sevsem Sensin kitapları yayımlanmış olan yazar sadece şiir kitapları ile bile oldukça üretkendir. Bunların yanında roman, senaryo kitapları, denemeleri vardır. Gazete yazıları da bulunmaktadır.
Böyle bir sevmek
Şiir kitabının İş Bankası yayınları 25. basımın da “meraklısı için notlar” bölümü var. Attila İlhan’ın kendi ağzından şiirleri ile ilgili yorumlarının yer aldığı bu bölüm şiirlerini gayet güzel anlatıyor. Ben de yazımı Attila İlhan’ın sözleri ile sürdüreceğim.
“böyle bir sevmek’teki şiirlerin hemen hepsi Ankara şiirleridir.” diyor İlhan. Ankara’da yazıldıkları için diyor. Bu kitabın şiirleri, içerik yönünden olduğu kadar, söyleyişleri yönünden de başka havalardan çalıyor.
“ne kadınlar sevdim zaten yoktular / yağmur giyerdi sonbaharla bir / azıcık okşasan sanki çocuktular / bıraksam korkudan gözleri sislenir ” – böyle bir sevmek
Şairin kendi söylemi ile de şiirlerin yazıldığı 70’li yılların baskıcı rejimi (hiç bitmeyen rejim) ve 73 seçimleri ile oluşan nispeten demokratik ortam, o dönem şiirlerinde çokça rastladığımız “ölürüz bin doğarız” sloganlı şiirler yerine İlhan, şiirin kavgacı yanından ziyade insancıl yanıyla üretmiş ve kitabını bu şiirlerle bezemiş. Yazarın en belirgin eleştirisi de burada dönem şiirlerine ve o dönemin ortamına geliyor; “okurla şiir arasında ki bağın kopmasını az da olsa korumuş oldum” diyor. Çünkü şiir okuru miting şiiri sevmiyor, haliyle toplumcu ozan şiir okuru ile dirsek temasını yitirmiş oluyor.
Böyle bir sevmek şiir kitabı; “Gündelik şeyler” – “kavaklıdere balladları” – “varsağı” – “jilet yiyen kız” – “gözlüklü hamdi’nin notları” – “ki” ana başlıklarından oluşuyor. Bu başlıkların altlarında da şiirler var.
“Gündelik şeyler, siyasal şiirin nasıl yazılması gerektiğini somutlaştırma çabasıdır.” diyor şair. “sana ne yaptılar” şiiri için Sansaryan Hanı’nda işkence gören genç kızların şiiridir diyor. Okuduğunuzda bu etkiyi hemen hissediyorsunuz.
“bir bıçağın ağzında yürür gibiydin / demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında / gözlerinde karanlığı dar hücrelerin / seni görür görmez özgürlüğümden utandım” – sana ne yaptılar
Özellikle üzerinde durulan şiirlerden biri de “sakın ha”; bir sendikacının tutuklanmasını anlatıyor şiir. O dönemin siyasal ortamında, insanları etrafında benzer hikayeler oluştuğu ve şiirin bu yaşanmışlıklara ait duyguları çok iyi verdiği bir gerçek. Öylesine yalın, içten ve gündelik bir anlatımla yazılmış ki şiir, öyküsü, bir öykü okuruymuşuz hissi uyandırıyor.
“sabiha bu adamlar beni alıp götürecek / sakın ha ağlamanı istemiyorum / soracakları varmış yıllardır sorarlar / anlaşılan bu sorgu daha yıllarca sürecek / ilk götürülüşümü bak hatırlıyorum / sendikaya yazıldığım günlerdi sanıyorum / otomobil farlarına yağmur yağıyordu / cıgaram ıslanmış sokaklar nedense dar / bu defa aksi gibi zilzurna ilkbahar” – sakın ha
Şiirlerin hem şiir formu normlarını en üst düzeyde temsil ediyor oluşu hem de gündelik hayatın içinde akıp giden sözcüklermişçesine okunuşu hayranlık uyandırıyor. Tam anlamı ile yetkin bir kalemin eserlerini okuyoruz.
böyle bir sevmek şiiri için ayrı bir parantez açalım; temelde aşk şiiridir ama yeryüzündeki akıp giden hayatında şiiridir. İçtenliği ve samimiyeti şiir okuru olarak bizim kadar, müzisyen Timur Selçuk ve Ahmet Kaya’yı da etkilemiş olacak ki ikisi de şiiri bestelemiştir.
Beni etkileyen şiirlerden biri de “ihtiyarlar balladı” oldu. Attila İlhan’ın sözlerini şiiri okurken tam olarak hissettim diyebilirim. “çağdaş toplumlarda ihtiyarların yaşadığı dram bütün heybetiyle gözüme 1960’ların son yarısına doğru Paris’te çarptı. Huzur evleri ile ilgili izlediğim bir program. 10 yıl sonra yazılmış bir şiir bu. Endüstri kapitalizminin üretici olmayan herkese karşı ne kadar acımasız olduğunu saplama fırsatını buluyorum. “
“idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar / ölüme koşullanmış bütün davranışları” – ihtiyarlar balladı
Böyle bir sevmek içinde ki şiirlerin “Vasağı” bölümü de hayli etkileyici şiirler. Zaten tür olarak böyle bir söyleyiş şekli; vasağı. Yiğitçe bir söyleyiş, şiirleri okurken bu etkiyi alıyorsunuz. Belki de Ahmet Kaya’nın ünlü bestesi kulaklarınıza takılmıştır.
Kitap için daha uzun uzadıya şiirlerle ilgili bir şeyler yazmak mümkün. Son sözü “ki” şiirleri için söyleyerek bitireyim. “İnsan olarak benim son birkaç yıl boyunca geliştirdiğim duygusallıkların ve düşünselliklerin büyüme eğrisine uygunlar” diyor Attila İlhan. Çok etkileyici bir anekdot olarak ta 4. şiiri Server Tanilli’nin Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanırken savunmasında kullanmış olması.
o sözler ki acıdır / mapusane avlularında / demirli kırbaçlar gibi şaklar / o sözler ki sırasında / çiçek açmış bir nar ağacıdır / dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı / sırasında gizemli bıçaklar
O sözler ki / imgelem sonsuzluğunun / ateşten gülüdürler / kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler / o sözler ki kalbimizin üstünde / dolu bir tabanca gibi / ölüp ölesiye taşırız / o sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan / uğrunda asılırız. – “Ki – 4.”
Hem şiirlerinin güçlü etkisiyle hem de bir düşünce insanı olarak Attila İlhan’ın fikirsel etkisi ile mutlaka tanışmanız gerekir. Kitapın şiirleri , şiir olma gerekliliğini taşırken, toplumcu, etkileyici ve güçlüdür. Kitap sonunda ki ekler, yazarın gençliğinden yaşlılığına uzanan fikirsel değişimini görmek açısında başlı başına bir yazı konusudur.
Okuyun, ezberleyin. Okutun…
Barış, Eylül 2022